Atak Logo

Atak Menü

Meral Dersim

Meral Dersim

13 Haziran 2025, 23:38 | Ülke

HALK VE HAK (Meral Dersim)

Görsel: edebiyatdefteri.com

 

Kazanan her zaman halktır ancak halkın kazandığı da her zaman hak değildir. İşte onun özgürlük sorunu da böyle başlar. Buna, sandıktan başka demokrasi bilinci gelişmemiş halkın handikabı denir. 

 

Su olmasına sudur halk, ancak akıntısında yüzdürdüğü balıkların kim olduğu gerçekten mühimdir; Düzeni tamamen reddenler için bunlar devrimciler, gidişattan hoşnut olanlar için devlettir. 

 

 Devletin ideolojik manipülasyonunda olanlar için; her sokak, her cadde, her izbe, hatta devletin değimiyle her “düşman ini” kontrol altındadır. Bunlara göre, plajlarda rengarenk mayoların içinde gezinenler ve sokaklarda sarığı dolanan bu iki farklı kesim olarak özgürlüğün resmini çizerken, güneşin ısıran sıcaklığı altında şezlonglar üzerinde kararanların varlığı ise ‘bereketin bu ülkedeki elmaslarıdır’. Aslında bu düzende iktidar yanlısı olmuş olanlar için düzenin işleyişinde pek de bir sıkıntı yoktur. Havaalanlarında valizini emniyet bandına sürüp kemerini de çıkardığında emniyet de tastamam sayılır bunlar için. Kötüye giden hiçbir şey yok mu, var elbette hangi devlette yok ki zaten!

 

images (1)6721961816881824909.

 

Eskiden de bu anlayış böyleydi, yine bu kesime göre azıcık bir sorunla karşılaşıldığında devreye “Moskov uşakları” girer, aynı uşaklar sıcacık evinde kestanesini pişiren çocuğu da yoldan çıkarıp üniversite amfilerinde slogan attırıp günaha sokar, kardeşi kardeşe vurdururdu! Bu kardeş edebiyatının yeni formu da on yıllardır biz Kürtler için devrede. Bu kardeşler ‘İslamcı kardeşler’ olup temmuz darbesi dedikleri mizansende öz kardeşi olan askerin kellesini alan milisler! 

 

Politik bakış açışımızdaki makası daralttığımız vakit ve güncel kimliğimize duyarsızlığımızı genişlettiğimizde ve elbette takkeli hacılardan şükür edebiyatını öğrenip biraz da sabretmeyi öğrendiğimizde hem bu dünyadaki hem öte dünyadaki saltanatın madalyasını kazanmış oluyoruz! 

 

Tekrar dönersek açtığımız ayraca, devletin manipülasyonuna maruz kalmış toplumun zihninde, yediği ekmeğin kabına hâlâ tükürenler var, bunlar eskilerden kalma Leninci, Maocu; Moskov ve Çin artıkları yani tarihin sonunun geldiğine hâlâ inanmayanlar. Tabii tabii, durduk yere cennet bahçesinde ademi kovduranlar da bu ne idüğü belirsiz yılanlar! Aslında sorarsanız, bu muteber vatandaşların etnik ve dini kimliklerle sorunu yok, durduk yere yersiz-gereksiz-ithal düşüncelerden türeyen aklı karışmış bu insanların da aynı kimliklerden olması da tesadüf değil! 

 

Kim bu etnik mezhebi devlete karşı şekillenmiş uşaklar? Elbette namaz niyaz nedir bilmez, yüzünde nuru eksik Alevi’sinden tutun da Kürdistan hayaline kapılmış bir avuç serkeş Kürt’ten ve Müslümanı İngiliz’e satmış Arap ile Rus’a yardım eden Ermeniler! Bir de gökkuşağı renkli bayraklarla ortaya peydahlamış bir kesim var ki, bütün toplumun ahlakını bozmaya çalışıyorlar! Onlar yetmiyor, ‘Kadın Hakları’ diye tutturmuş olanlar da Aile Kutsalımızın temeline dinamit yerleştirmek istiyorlar!  Bir de aldıkları ücretleri beğenmeyip şükretmesini bilmeden seslerini yükselten nankörlere ne demeli peki? Bunlara, devlete yük olduklarını bilmeden aldıkları aylıkları beğenmeyip mırın kırın eden emeklileri de eklemek lazım! 

 

Şimdi bir satır aşağı inip yukarıda yazdıklarımızı biraz arıtmak gerek. Neden mi? Çünkü politik olarak naif olan insanlarımızdan bir kısmı, toplumun çehresine ışık tutan dil sürçmelerine mahal vermemizi istemez. O yüzden devleti toplumdan ayırarak konuşalım! 

 

2014_kasim_sebnem2676109265662635414

 

Halbuki halk politik olmak durumundadır ve onu kusursuz bulmak onu kutsamaktır. 

 

Devletler genel olarak görev nedir bilmez yapılardır. Ancak dün de bugün de bu devletin kendini halka ‘görevimdir’ diye benimsettiği tek şey düzenin-istikrarın ilahı olduğu görevidir. Bu görev ne kadar dillendirilip ne kadar kitlelere benimsetilip kök salarsa müdahale imkânı o derece büyür, itiraz kanalları da o derece küçülür. Düşman ve ona karşı kurulu düzen mühim bir görev iken sosyal bir hukuk devleti olma görevini ise sürekli silik geometrik bir çizgi gibi algılatır.

 

screenshot_2025-06-08-16-34-37-620-edit_com7444917604201923755

 

Bugün devlet AKP’de cisimleşmiştir. Suyun tadını bozmuş, hastalık salan bu takkeli balıkların iktidarı teşhir olmuştur. Mutlak iktidar mutlak çözülüştür. Mutlak iktidar rehavettir, sınırsız ve keyfi baskıdır ve tam da bu nedenle çözülmeye de mahkumdur. Yeter ki halk bu suyu zehirleyen bu parazitlerin tadını almış olsun. Ancak bu da yetmez, daha mühim olanı gelecek olan tüm iktidarlara karşı demokrasi bilincini, çizilen sınırların dışına taşırmayı başarmak ve demokrasiyi gerçekten dayatmak. Demokrasi bilinci bu halkın gerçek kurtuluşu ve gerçek hak kazanımı olacaktır. 

Paylaş:

Yorumlar (0)

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!